Monday 23 July 2007

Secimler Ardindan

Önsöz

Secimleri iki duzlemde yorumlamak istiyorum. Oncelikle bu secimler göreceli olarak duzgun isleyen olgunlasmis bir demokraside olmuslar gibi alip, kisisel dünya görüsüm acisindan inceleyecegim. Bu bakis acisi ne yazik ki cok da aydinlik olmayacak.

Daha sonra "ideal"den uzaklasip gercekci bir gozluk takacagim. Yüzyillar boyu entellektuel gelismelerden kendini soyutlamis, rönesans, reformasyon, sanayii devrimi ve halk devrimleri sureclerinden tamamemen uzakta kalmis bir ülkenin, travmatik bir cokus sonrasi yine entellektuel imkansizliklar icinde kurulan ve emekleme döneminde bir cok kez dizine (ve bazen basina) sikilan kursunlarla yere serilen bir yavas yavas ayaga kalkmakta olan demokrasisine özel bir gozluk olacak bu. Bu kadar on kosul one surdukten sonra secimlerin yine de iyi bir analizini yapamayacagim. Sadece bu secimlerin iyi sonuclara gebe oldugu ümidini yansitacagim.

Magra'dan Disarida

Benimle son zamanlarda politik konularda konusmus olanlar -ya da tartismis olanlar diyeyim hangisi cogunlukta bilemiyorum cünkü- giderek daha özgürlükcü (liberalatarian) serbest piyasaci ve anarsist (devlet'in kuculmesi manasinda) bir cizgi edindigimi farketmislerdir. Bu acidan bakildiginda koklerinde Islam'cilik olan bir partinin %47 oy almasi beni gercekten cok uzdu.

Oncelikle ozgurlukcu bir insan olarak yapilan kanunlarin olabildigince ikili veya coklu iliskilerde baskalarinin ozgurluklerine tecavuz eden tarafin cezalandirilmasi ile sinirli kalmasi gerektigine inaniyorum. Domuz yemek gibi insanin kendisinden baska kimseye zarari olma ihtimali olmayan -ki oyle bir zarar oldugu bile tartisilir- bir eylemi yasaklayan bir dusuncenin kanunlari yaptigini hayal etmek tum tuylerimi diken diken ediyor.

Bunun otesinde kanunlar konulacaksa bunun vahiy'lere degil insanlar arasi uzlasilara dayandirilmasi gerekli olduguna inaniyorum. Kanunlar oyle olmalidir ki hayatini vahiylere gore yasayanlar da, hayatini akil ile cikarilan prensiplere dayandirarak yasayanlar da, hayatini hicbirseye dayandirmadan yasayanlar da diger insanlarin ozgurluklerine tecavuz etmedikce diledikleri gibi yasayabilsinler. Bu yönden bakilinca Islam'in seriat hukumlerini toplum hayatina empoze etmek istemis ve isteyen insanlarin bulundugu bir partinin basta olmasi beni rahatsiz ediyor.

Velhasil kelam kisisel inanclarim acisindan bu secim tam anlamiyla bir hayal kirikligi oldu.

Magara'nin Icinde

Simdi gelelim önsözde belirttigim kisitlamalar icinde bu secimleri yorumlamaya. Bunu yapmak icin bu secim sonuclarini demokrasimizin onunde duran iki buyuk engel baglaminda irdelemeliyiz.

Köktendinci Tehlike Acisindan

Bu engellerden ilki kisisel yorumumda da belirttigim AK Parti icinde bulunan seriatci kesimin -AK Parti'nin tümünün bu kesimden olduguna inanmiyorum, ancak günümüz politikasinda dar ilgi gruplarinin genis yetkilere sahip olmasi sik rastlanan bir durum- güttügü kanunlarin vahiy kaynakli olma istegi. Seriat hükümlerinin gectigi bir ülkede demokrasi'den bahsedilemeyecegi cok acik olsa gerek, ama secim bunu anlamayan insanlarin oldugunu gösterdi. Demokrasi insanlarin sonuclari kendi hayatlarini etkileyecek kararlarda söz sahibi olmasidir. Bu karari verirken Kuran'a, ya da Nietzsche 'ye dayanarak karar vermek onlarin en dogal hakkidir. Seriat ise sonuclari kendilerini etkileyecek kararlarda o insanlara degil -cogu zaman farkli ya da tarafli yorumlanan- vahiy yoluyla gelen kurallara basvurmaktir. Görüldügü gibi demokrasi insanlarin hayatlarini vahiy yoluyla gelen kurallara gore yasamalarini engellemezken, seriat o kurallara inanmayan ya da farkli yorumlayan kislere ayni hakki vermemektedir. Ak Parti'nin 367 milletvekilini cikaramamis olmasi bu acidan bir subap gorevi gorebilir.

Darbe Tehlikesi Acisindan

Ulke demokrasimizin onunde olan ikinci engel de insanlarin kendi hayatlarini etkileyecek kararlar verirken kendi akillarina ve ya inanclarina danismalarina saygi duymak yerine o insanlar icin kendilerinin daha iyi karar verebileceklerine inanan, ve bu baglamda Islamci kanun yapicilardan farklari olmayan Ordu'nun totaliter demokrat -ya da Leninist- kesimi. Aynen AKP'nin sadece seriatcilardan olusmadigina inandigim gibi Ordu'nun icinde de sadece darbeci demokratlarin olduguna inanmiyorum. %47lik bir cogunluk karsisinda bu kesimin darbe yapmasinin ancak ve ancak Pirus zaferi ya da kapsamli bir cokusle sonuclanacak olmasi bu acidan bir subaptir.

Demokrasi Taslarinin Yerine Oturmasi

Görüldügü gibi secim bu iki buyuk tehlikeye karsi bir korunma ya da konfor alani sagliyor. Bu secim sonrasi insanlari biraz da olsun rahatlatacak bir sonuc.

Demokrasimiz icin baska iyi olarak algilanabilecek baska bir sonuc da sag-sol spektrumunda taslarin yerine oturuyor olmasi. Muhafazakar sag AKP'nin eline gectigi bu secimle artik damgalandi. Milliyeti sag'da ise MHP var. CHP bu haliyle ancak -Chavez gibi petrol zengini olmadikca- tüm dünyada muhalefet olmadan öteye gidemeyecek ama yine de gerekli devletci sol olabilir. Eksik olan taslar nelerdir diye baktigimizda Almanya'daki FDP tarzi liberal ve yenilikci bir sag parti ile Ingiltere'deki "Yeni Isci Partisi"benzeri gecmiste kalmis -ya da kimilerine göre askiya alinmis- sosyalist dogmalardan kurtulmus, dünya gercekleri ile barisik sol bir partinin hala siyasi arenamizda kendine yer edinebilecegi görülüyor. CHP'nin icinden ayrilacak bir kisim yenilikciler ile AKP ile DTP/ANAP'nin icinden gelen liberaller bu yeni sol partinin tohumlarini atabilirler. Yine DTP/ANAP ile AKP'den gelecek bazilari da liberal sag parti icin tohum olabilirler.

Ayrica baska mutlu bir nokta da ülkemizde politika üretmeden, umut vermeden, korku salarak politika yapmanin sonuclari hüsran olacaktir. Artik iktidara gelmek isteyenler politika üretmeye ve politikalar sonucu ümit vermeye zorunlular.

Makyevelci Islamcilik icin bir Turnusol Kagidi

Bu secimi Ak Parti'nin ismi ile bize verdigi su dil oyununu kullanarak da yorumlamak mümkün.

"Bu secim Ak Partinin Ak mi Kara mi oldugunu anlayacagimiz secim olacak."

Ak Partinin yonetici kadrosu her firsatta degistiklerini Islamci hedeflerini bir kenara biraktiklarini, Avrupa Birligi yolunda demokratiklesmeye bas koyduklarini dile getiriyorlardi. Artik bu secim sonrasi bu sözlerinin gercek mi yalan mi oldugu ortaya cikacak.

Eger Ak Parti "kara" cikarsa basta dile getirdigim seriat'a dayali sistemin uygulanmasi tehlikesi var ve bu da demokrasimizin sonu olur.

Eger Ak parti degistim soylemlerinde hakli oldugunu hareketleriyle kanitlarsa, dogrularini vahiy'e dayandiran ve de bu dogrulari baskalarina empoze etmek istemeyen vatandaslarin sesini dile getirmek icin ugrasan, bu acidan da tamamen demokratik olan bir parti -Hristiyan Demokratlar gibi- oldugunu göstermis olur. Bu hem Ak Parti hem de Türkiye icin bir kazanc olur. Baykal gibi korku üzerine siyaset yapan koltuk yapiskangillerinin sonu da gelmis olur.

Neler Yapilmali

Ancak görüldügü gibi demokrasimizin hayati bir zamanlar seriatci soylemler icinde bulunan bir partinin ellerinde.

Hayatta kendini ezdirenler, mucadele etmeyenler her zaman ezildigi icin demokrat ve ilerici kesim bu noktada Nisan Gösterileri sirasinda basladigi gibi sesini duyurma, degerleri icin mücadele etmeye devam etmez ise ezilmeye mahkum olacak.

Bu noktada gercekten somut cozum onerilerim var. Asagida belirtecegim iki konuda benimle ve Ozan ile fikir alisverisinde bulunmak isteyen, ya da katilmak isteyenler lütfen bizimle irtibata gecsin.

1- Avam Demokrasi Gruplari (Grasroots Organizations): Hicbir politik partiye bagli olmadan, politikalarin ve kanunlarin kendilerine benzer etkiler yapacagina inandiklari icin bir araya gelmis bireylerin olusturdugu, problem belirleme, ve probleme cozum uretme amacli kar ve iktidar amaci gütmeyen kuruluslar.

2- Demokrasiyi Koruma Örgütleri (Watchdogs): "Laiklik elden gidiyor", ya da "Din elden gidiyor" diye bagiran politkacilardan sikilmis, benzer hayat görüslerine sahip vatandaslarin cikarilan kanunlari, kararnameleri, yapilan atamalari birlikten güc ve zaman dogar prensibi ile süzgecten gecirip gerekli mercilerde (yerel, ulusal, uluslararasi mahkemeler, medya) anyasa ve kanunlara aykiriliklari dile getirmek icin biraya geldikleri kuruluslar.

Yukarida belirttigim kuruluslarin cogalmasi vatandaslarin demokrasi bilincinin gelismesi anlamina gelecegi icin, eger gerceklesirse, bu secimin en iyi sonucu olacaktir.

5 comments:

zeynep said...

Cus, makale yazmissin. Ben soyle birsey yazabilmek icin gunlerdir ugrasiyorum resmen cok kiskandim.

zeynep said...

Kiskancligim gectikten sonra simdi rahat rahat yorum yapabilirim. Bence ilk cozumun grassrootsun Turkiye'de islemesi cok cok zor. Baska yerlerde de zor isliyor, hemen herkesin bir sekilde bir grupla veya partiyle bir baglantisi oluyor. Bu cozum tam senin gibi ideallere gore. Ikincisi daha olabulu gibi, Isvec'de falan dolu var oyle seylerden, peki ne kadar etkililer, o tartisilir. Bence yapilacak en iyi sey, senin de soyledgin gibi bekleyip gormek. O kadar da kotu degil belki de hakikaten ulke icin. Ne demisler, bir musibet, bin nasihatten iyidir...

Unknown said...

Yasinda tehlikelerden bahsederken DTp nin meclise girisinden ve bu insanlarin secilme tarzlarindan bahsetmemissin. (ki bu insanlar acikca pkk sempatizani olduklarini ,ülkeyi eyaletlere bölme arzularini ve bunlar gibi onlarca tehlikeli düsünceleri dile getirdiler).Bu 1. konu..2. olarak bu durumun bir sonra ki secimlerde neler getirecegide apayri bir konu.Bu ülkede mutlak hic bir partiyi icine sindirememis cok sayida düsünür entellektüel ve azimsanamiycak kadarda ögrenci oldugu ve bu sahislarin sirf siyaseti(ülkemizdeki siyaseti) kendilerine bulasicak dermansiz bir hastalik gibi görüp siyasi parti hegomonyasi altinda olmaktansa uzak durmayi yegeledikleri bir cagda bu insanlarin "bagimsiz" aday olarak meclise girmeleri acaba bu kisilerin düsüncelerinde bir yesil isik yakar ve onlar icinde bir örnek teskil eder mi`?
Bunlarin disinda oylama televizyon ekranlarina yansidiginda ilk aklima gelen "Azinlik bizmisiz haberimiz yok" düsüncesi oldu.Simdi bize düsen demokrasiye,laiklige ve Atatütk e kökten bagli Cumhuriyet gencligi olarak o bilindik cümleyi bir nebze degistirip DEMOKRASININ KESTIGI PARMAK ACIMAZ dememiz gerekmez mi???

Kayaoğlu 29 said...
This comment has been removed by the author.
Anonymous said...

Diyorsun ki:
Oncelikle ozgurlukcu bir insan olarak yapilan kanunlarin olabildigince ikili veya coklu iliskilerde baskalarinin ozgurluklerine tecavuz eden tarafin cezalandirilmasi ile sinirli kalmasi gerektigine inaniyorum.

"olabildigince"? Demek ki hepsi icin gecerli degil. Baskalarinin özgürlügüne tecavüz etmeyen ve yinede yasak olan daha dogrusu cezalandirilmasi gereken seylerde var demek ki. peki bunlari neye dayandiracaksin?

Bide söyle diyorsun:
Domuz yemek gibi insanin kendisinden baska kimseye zarari olma ihtimali olmayan -ki oyle bir zarar oldugu bile tartisilir- bir eylemi yasaklayan bir dusuncenin kanunlari yaptigini hayal etmek tum tuylerimi diken diken ediyor.

Islami sen böyle mi tanimliyorsun? Dikkatini cekerim, senin "domuz yemegi yasaklayan düsünce" diye tarif ettigin bir bucuk milyar insanin kutsal dini. Bu sekil basitlestirmek cok asagilayici. Ayrica o "düsünce" senin de istedigin gibi topluma ve bireylere zarar vermeyenleri olabildigince cezalandirmiyor.

Kullandigin dile cok özen göstermissin ama lütfen hassas konular hakkinda yazarken, icerigine de en az dile gösterdigin hassasiyeti göster. Yoksa benim gibi insanlara bu cok dokunuyor ve bir hafta boyunca bunu kaldiramiyorlar.

Gökhan